Logo
Bu sayfayı yazdır
Hizb-ut Tahrir'in Uyarıda Bulunduğu Husus, Medya Ve Basının Gündemine Oturdu!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Hizb-ut Tahrir'in Uyarıda Bulunduğu Husus, Medya Ve Basının Gündemine Oturdu!

Haber:

Meşhur Ahbar el-Yevm gazetesinin genel yayın yönetmeni ve önde gelen medya figürü Üstad Ahmed Bilal Tayyib, bir tweetinde şunları söyledi: Hemedti'nin Nyala'da kurucu hükümetin başkanı olarak yemin etmesinden yaklaşık on saat sonra, tek bir üzücü cümle ile şunu söylüyorum: Hoşumuza gitse de gitmese de, istesek de istemesek de, kabul etsek de etmesek de, olayı abartsak da küçümsesek de, alkışlayanlara, alay edenlere, destekleyenlere ve karşı çıkanlara şunu söylüyorum: Birleşik Sudan'a elveda!Ne yazık ki, Güney Sudan'ın acı verici ilk ayrılışının ardından Sudan'ın ikinci ayrılığı fiilen başlamış olup daha fazla bir şey söylemeyeceğim.

Yorum:

Halkına asla yalan söylemeyen bir lider olan Hizb-ut Tahrir, her zaman açık bir uyarıcı olmaya devam etmiştir; zira politikacılara, yöneticilere, medya figürlerine, alimlere, tüm elitlere ve ülke halkının geneline, anlaşmalar ve savaşların alevlenmesi ve ikinci bölünme tiyatrosuna zemin hazırlamak için Sudan halkı arasında krizler ve fitneler oluşturmak yoluyla kanla boyanan yeni Sykes-Picot sınırları sayesinde Sudan'ı parçalama planı konusunda uyarıda bulunmuştu. Tıpkı Amerika'nın Machakos ve Nevaşa anlaşmalarıyla Güney Sudan'ın ayrılmasını planlayıp desteklediği gibi; nitekim o dönemde de parti tüm yönetici elitlere, politikacılara ve medya figürlerine Sudan'ı parçalayacak bu anlaşmaları uygulamaya koymanın tehlikesi konusunda uyarıda bulunmuş, bilakis, tüm siyasi çevreler (hükümet ve muhalefet) bu uyarıya şiddetli bir hoşnutsuzluk ve alaycı bir tavırla karşılık vermişler, Hizb-ut Tahrir'i gerçeklikten kopuk olarak nitelendirmişler, taş, kafalarına düşüne kadar güneyin ayrılma olasılığını reddetmişler ve nihayet Sudan bölünmüştür.Hizb-ut Tahrir, halkını düşman saldırısı konusunda uyaran Zarqa al-Yamama mesabesindedir; zira ağaçların hareket ettiğini gördüğünde ona inanmamışlar ve onun uyarılarını görmezden gelmişlerdi, nihayet düşman saldırmış ve onları yok etmişti.

Bu bana gazeteci Amina al-Fadl'ın Sudan'ın günlük gazetesi el-Hayat el-Yevmiyye'nin 03/03/2003 tarihli 686 numaralı sayısında “Hizb-ut Tahrir ve Peygamberliğin Doğruluğu” başlıklı şu yazısını hatırlatmıştır: 2003 yılının ortalarında Hizb-ut Tahrir, “Kendi kaderini tayin etme: Hak mı, yoksa bir suç mu?” başlıklı bir bildiri yayınlamıştı.Bildiride Machakos Çerçeve Anlaşması'nı ele almış ve bunu tehlikeli bir emsal, hatta Sudan'ın başına gelen en tehlikeli şeylerden biri olarak değerlendirmiştir.Bu emsal, kendi kaderini tayin hakkı veya “ayrılma” hakkıdır; Hizb-ut Tahrir, sözlerini Peygamberin hadisleriyle desteklemiş ve bu eğilimin tehlikesini açıklamış ve bu eğilimin, ülkenin mafsallarının parçalanmasını pekiştirdiğini ve diğer bölgelerin ve odakların kendi kaderini tayin hakkını talep etmesine kapı araladığını ve hükümetin bu talepleri reddetme imkânının olmadığını söylemiştir; çünkü hükümet, bu yıl Güney ile anlaşmaya varmıştır.Hizb-ut Tahrir daha da ileri giderek hükümete, tıpkı Garang'ın reddettiği gibi, Machakos Anlaşması'nı reddetmesini tavsiye etmiş ve hükümete, geçiş döneminde Garang ve hareketine sevgi beslemenin onu ayrılmaktan vazgeçirmeyeceği, çünkü onun doğası gereği isyancı bir adam olduğu ve birlikçi olduğunu söylese de yalan söylediği, her şeyden kendi hareketine üye çekmek için istifade etmeye çalıştığı uyarısında bulunmuştur.

Bu, Hizb-ut Tahrir'in barış anlaşması imzalanmadan önce yapmış olduğu bir uyarıydı; nitekim anlaşma gerçeğe dönüştü ancak herkesin bildiği nedenlerden dolayı gerçekleşmedi; bu nedenlerin başında Garang'ın kışkırtmaları ve kibri gelmekte olup şehirlerinde ezan okunmayacağı şeklindeki laik bir devletin talebi de başka önemli bir nedendi.

Şu anda Hizb-ut Tahrir'in uyarıda bulunduğu şeyin gerçekleşmesine tanık oluyoruz; eğer hükümet akil insanların tavsiyelerine kulak vermiş olsaydı, imza atıldıktan sonra pişmanlıktan parmaklarının ısırırdı. İşte o zaman Garang, hiç kimsenin tutamayacağı bir sabun köpüğü gibi olurdu. Ama şu andan itibaren anlaşmanın maddeleri henüz uygulamaya konulmadan, bu fırsatı istismar etmeye ve zaman kazanmaya başladı. Zira hareketini ustaca bir siyasi partiye dönüştürdü ve bu parti, güneydeki ormanlardan çıkıp cumhurbaşkanlığı sarayının koltuklarına oturdu ve bu tuhaf siyasi partiyi kayıt ettirme zahmetine bile girmedi. Neden olmasın ki? Bu senin zamanın ey gülünç adam, öyleyse sevin!

Gazeteci Amina Al-Fadl o tarihte böyle yazmıştı ve bugün de aynı bağlamda, deneyimli medya figürü Ahmed Bilal Tayyib bir tweet atmış ve bu tweette, Hizb-ut Tahrir'in her zaman uyardığı hususları vurgulamış ve herkesi, bizleri bölünme ve parçalanma tehlikesinden kurtaracak doğru tarafta durmaya çağırmıştır.

Hizb-ut Tahrir, 16/8/2025 Cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “Sudan Halkına Çağrı... Güney’in Akıbetine Uğramaması İçin Darfur’a Sahip Çıkın” açıklamasında bulunmuş ve alimlere, medyacılara, güç ve kuvvet ehline ve diğerlerine, bu felaketi önleme ve Amerika'nın Sudan'ı ikinci kez parçalamak için yaptığı planı başarısız kılma rolünü yerine getirme çağrısında bulunmuştur.O halde Batı'nın cehennem gibi komplolarını gerçekleştirmesine karşı vahdet ve kale devleti olan Hilafeti kurarak, inisiyatifi ele alıp gasp edilen ümmetin otoritesini geri elde etmek için çalışmamız gerekmez mi? إِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“İmam kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Abdullah Hüseyin (Ebu Muhammed Fatih) - Sudan

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.