Logo
Bu sayfayı yazdır
Yeni Suriye Rejiminin Sloganı Ölüm Değil Aşağılanmadır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Yeni Suriye Rejiminin Sloganı

Ölüm Değil Aşağılanmadır!

Haber:

27 Ağustos 2025'te El Cezire, Suriyeli bir askeri kaynaktan, Yahudi ordusunun Şam kırsalındaki el-Kisve bölgesindeki bir askeri kışlaya iniş gerçekleştirdiğini ve iniş alanında iki saatten fazla kaldığını aktardı.Kaynak, Yahudi ordusunun iniş sırasında düzinelerce asker ve bir dizi ekipman ile dört helikopter getirdiğini ve inişe katılan kuvvetleri ile Suriye ordusu arasında herhangi bir çatışma yaşanmadığını da ekledi.

Bir hükümet kaynağı, Suriye resmi haber ajansına (SANA), 26 Ağustos 2025 tarihinde el-Kisve bölgesindeki Mani dağı yakınlarında Yahudi ordusu personelinin gözetleme ve dinleme cihazları bulduğunu ve bu bölgenin Yahudi ordusu tarafından hava saldırısına maruz kaldığını bildirdi.

Suriye resmi haber kanalı, bu saldırıda altı askerin öldüğünü, birkaç askerin yaralandığını ve araçların tahrip olduğunu bildirdi.

26 Ağustos 2025'te Yahudi güçler Şam kırsalındaki Beyt Jinne'ye girerek sivillere ateş açtı. Ayrıca Kuneytra kırsalındaki Taranja köyüne girerek kör bir genci öldürdü ve Susa kasabasına girerek bir genci de tutukladı.

Yorum:

Beşar Esad'ın 8 Aralık 2024'te kaçmasından bu yana, Yahudi varlığının Suriye ordusu mevzilerine saldırı düzenlediğine dair haberleri neredeyse her gün duyuyoruz. Ordunun buna nasıl tepki verdiğine dair hiçbir haber almadık, sadece ölü, yaralı ve mevzilerin ve teçhizatın tahrip edildiğine dair haberler duyduk.

Bu, Beşar Esad rejiminde de böyleydi. Yahudi varlığı Suriye'ye saldırıp, öldürürken, yaralarken ve yıkarken, o "uygun zamanda cevap verme hakkımızı saklı tutuyoruz" derdi. Aradaki fark, artık yeni rejimden bu iğrenç açıklamayı duymuyor olmamız. Yeni rejim, Yahudi varlığına karşı aşağılanma, küçük düşürülme ve teslimiyet gösterme konusunda Beşar rejiminin bir uzantısı gibi görünüyor.

Aslında durum daha da kötüdür; çünkü Yahudi varlığı yeni Suriye topraklarına nüfuz etmekte, Suriye'nin güneyinde, bazı yerlerde derinliği 15 kilometreye, başkent Şam'a uzaklığı ise 25 kilometreye ulaşan bir güvenlik şeridi oluşturmakta, Hermon Dağı'nı ve 1974'te Esad rejimi ile mutabık kalınan eski tampon bölgeyi işgal ederek, kendisi için yeni bir güvenli tampon bölge oluşturmakta ve Suriye'nin yeni liderlerinden bu bölgeyi tanımalarını sağlamak için Amerikan desteğiyle askeri baskı uygulamaktadır.Bu liderlerden zaman zaman duyduğumuz şey, bunun uluslararası hukuka aykırı olduğu ve bölgesel güvenlik ve barışı tehdit ettiğidir!

Suriye rejiminin başkanı Ahmed Şara ve dışişleri bakanı Esad Şeybani, Yahudi varlığıyla barış için yalvarmak amacıyla dünyayı dolaşıyorlar ve bunun için Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan ve Paris'i ziyaret ediyorlar.

Yahudi varlığı onlara karşı kibirli davranıyor, onları aşağılamaya ve sonu gelmeyen şartlarına boyun eğdirmeye çalışıyor; dolayısıyla bir şartı kabul ettiklerinde başka birini talep ediyor; ta ki şartsız olarak teslim olmalarını ve kalıcı bir şekilde tehdidi altında kalmalarını sağlayıncaya kadar.

Bunun nedeni ekonomik ilerleme gerçekleştirmek ve ülkeyi inşa etmek için aşağılanmayı ve zilleti kendileri için bir slogan olarak benimsemeleri olup Allah'ın düşmanlarıyla barış anlaşması yaparak bunu gerçekleştirebilecekleri vehmine kapılıyorlar; böylece savaş iradelerini kaybettiler, Allah'ı unuttular ve Allah da onları unuttu. Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah'ı anmayı unutturdu, Allah'ın dışında Amerika'yı dost edindiler, kendilerini yetiştirenler tarafından aldatıldılar ve Amerika'nın Türkiye'deki dostları Erdoğan ve Fidan tarafından evcilleştirildiler.Dolayısıyla kendilerinin güvenli ve emniyette olacakları vehmine kapıldılar, çarpık bacaklı koltuklarda oturmaktan zevk aldılar, onlara boş unvanlar vererek sahte övgüler yağdırdılar.

Ahmed Şara, Yahudi varlığıyla savaşmak istemediğini açıkladı ve Suriye halkı adına onların yorgun düştüğünü şeklinde yalan söyleyerek teslim oldu, Trump'ın bir barış savunucusu olduğunu iddia ederek, Trump'ın kendilerini Yahudi varlığının şerrinden kurtaracağı ve Suriye'ye barış, istikrar ve refah getireceği vehmine kapıldı.Ahmed Şara ve Şeybani gibi onunla birlikte olanlar bilsinler ki, Yahudi varlığı saldırılarını Amerika'nın bilgisi dahilinde ve onun ölümcül silahlarıyla yapmaktadır.Trump ve Suriye özel temsilcisi Tom Barrack'ın vaatlerine güvendiklerini açıkladılar. Oysa “Şeytan” onlara söz verir ve onları ümitlendirir; halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.

Böylece Ahmed Şara, el-Şeybani, Suriye rejiminin sorumluları ve onların etrafında dönenler “Ölüm Yok Aşağılanma Var” ve “Ebedi liderimiz Barışın Savunucusu Amerika'dır” sloganlarını attılar!Fransa'nın Suriye'yi kolonileştirirken çizdiği kör milliyetçi bayrağı benimsediler. Suriye'deki İslami devrimin sloganlarına sırt çevirdiler; zira devrimciler, “Aşağılanma Yok Ölüm Var”, “Para ve Şöhret İçin Değil, Allah İçin, Allah İçin” ve “Ebedi Liderimiz Efendimiz Muhammed’dir” sloganları atmışlar ve liderleri Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in “لا إله إلا الله محمد رسول الله” barağını dalgalandırmışlardı.

Böyle bir durumda devrim halkından olan muhlislerin, devrimin ilk siretine geri dönmeleri ve kendilerini Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmaya davet eden, başta Amerika olmak üzere Batı, onun oyuncuları, onun dostları ve başta Erdoğan ve bin Selman olmak üzere onun simsarları hakkında onlara uyarıda bulunmaktan asla yorulmayan fikri ve siyasi olarak muhlis ve bilinçli liderlerinin arkasında yürümeleri gerekmektedir.Onları takip eden ve onların izinden giden biri, yoldan sapmış ve dünyada ve ahirette kaybetmiş demektir; bu ise apaçık bir kayıptır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Esad Mansur

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.