Logo
Bu sayfayı yazdır
Bağımsızlık Yanılsaması: Sömürgecinin Mirası Ve Gerçek Kurtuluş İçin Mücadele!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Bağımsızlık Yanılsaması: Sömürgecinin Mirası Ve Gerçek Kurtuluş İçin Mücadele!

Haber:

Malezya, 31 Ağustos'ta "Medeni Malezya: Halkın Gözetimi" sloganı altında Bağımsızlık Günü'nü kutluyor. Ancak geriye şu soru kalıyor: Bağımsızlık, arzu edilen özgürlük ve adaleti gerçekleştirdi mi yoksa sömürgecinin mirası toplumumuzu, ekonomimizi ve siyasetimizi şekillendirmeye devam mı ediyor?

Yorum:

1957'den bu yana Malezya birçok alanda ilerleme kaydetmiştir. Ancak bağımsızlık sadece siyasi egemenlik ve maddi ilerleme anlamına gelmemektedir. Özellikle İngiliz döneminde sömürgecilik, daha derin izler bırakmıştır; zira laiklik, liberalizm ve milliyetçilik kurumlarda ve düşüncede pekişmiş durumdadır. Nitekim bu miraslar, büyük ölçüde ümmet pahasına da olsa, hala ümmetin gidişatını yönlendirmeye devam etmektedir. Nitekim Batı kültürünün ithalatı, geleneksel değerlerin aşınmasına, aile bağlarının zayıflamasına, boşanma ve ruh sağlığı sorunlarının artmasına yol açmış ve gençler, zehirli sosyal medya ve iptal kültürünün acısını çekmektedir. Ayrıca okullarda hala zorbalık olgusu ve alkolle ilgili trajediler devam ederken, ahlaki çöküş sosyal dayanışmayı tehdit etmektedir. Zira sömürgecinin yerleştirdiği kapitalizm, Malezya ekonomisine egemen olmuştur. Bu yüzden popülist politikalar uzun vadeli yükler doğurmakta, ulusal ve aile borçlarını artırmakta ve İslami slogan altında faize dayalı sistemler hüküm sürmektedir. Gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) büyümesi, satın alma gücündeki gerilemeyi ve genişleyen eşitsizlik uçurumunu gizlemektedir. Zenginler refah içinde yaşarken, sıradan insanlar artan yaşam maliyetleri, işsizlik ve konut bulma zorluğu ile karşı karşıya kalmaktadır. ABD Dolarına bağlı döviz dalgalanmaları, Malezya'yı küresel manipülasyona maruz bırakmıştır. Bu arada İngiliz seküler ve liberal yönetim modelleri arkasında, oligarşiye, yolsuzluğa ve adam kayırmacılığa eğilimli sistemleri bırakmıştır. Bu yüzden siyaset genellikle halkın pahasına partilerin çıkarlarına hizmet etmekte olup kısa vadeli popülizm ise ulusal vizyonun yerini almıştır. Kurumlar hala müdahaleye maruz kalırken, adaleti sağlayabilecek olan İslami hükümler ihmal edilmektedir.

“Böl ve yönet” şeklindeki sömürgeci yaklaşım, şüphesiz İslam ümmetinin parçalanmasına yol açmıştır. Vahdetin yerini milliyetçilik almış ve Müslüman ülkeleri zayıf ve tehlikeye maruz bırakmıştır. Bugün Filistin, Suriye, Yemen, Myanmar, Doğu Türkistan ve Sudan'daki baskı, bu zayıflığı somutlaştırmaktadır. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) gibi uluslararası kuruluşlar, Müslümanların onurunu savunmada başarısız olmuş ve etkili liderlik ve dayanışma eksikliği sergilemiştir.

Bağımsızlığı yeniden düşünmek

Malezya'nın egemenliği, neredeyse tamamen Batı sistemlerine bağımlı olması nedeniyle baltalanmaktadır.Adalet ve refah vaatleri ise boş vaatlerdir.Gerçek özgürlük, İslam'ı mütekamil bir çerçeve olarak benimsemeyi gerektirmektedir. Ribi bin Amir’in Rüstem’e yönelik işte ölümsüz kelimeleri: “Allah bizleri, insanları kula kul olmaktan insanların Rabbine ibadet etmeye, dünyanın darlığından dünyanın genişliğine ve dinlerin zulmünden İslam’ın adaletine çıkarmak için göndermiştir.”

Adalet ve refah, gerçek adalet ve refahı gerçekleştirecek olan Hilafetin gölgesinde ilahi şeriatın tam olarak uygulanmasını gerektirmektedir.Şeyh Ahmed el-Fathani gibi Malay dünyasının önceki alimleri bu bilinci arttırmışlar ve bağımsızlık mücadeleleri ile İslami birliği savunmanın arasını birleştirmişlerdir. Onların derslerinin ölümsüzlüğü hala devam etmektedir: Ruhi ve fikri özgürlük olmadan maddi bağımsızlık bir yanılsamadır.

Malezya'nın Bağımsızlık Günü olarak adlandırılan günün, tefekkürle dolu bir gün olması gerekir. Zira –sosyal erozyon, kapitalizmin tuzağına düşmek, siyasi yozlaşma ve İslam'ın bölünmesi– gibi sömürgecinin mirası hala Malezya'yı şekillendirmeye devam etmektedir. Gerçek bağımsızlık, bu yanılsamaları reddetmeyi ve kapsamlı İslami yönetimi yeniden tesis etmeyi gerektirmektedir. Bu yüzden sadece birlik ve Hilafet sayesinde bağımsızlık gerçek olabilir ve beden, akıl ve ruh sömürgeci yönetiminin karanlıklarından kurtulabilir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Muhammed - Malezya

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.