Logo
Bu sayfayı yazdır
Ümmetin Vahdeti Ancak İslam Temelinde Olacağı Gibi Onun Güvenliği İse Lafla Değil Orduları Harekete Geçirmekle Olur

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Ümmetin Vahdeti Ancak İslam Temelinde Olacağı Gibi Onun Güvenliği İse Lafla Değil Orduları Harekete Geçirmekle Olur

Haber:

Kuveyt el-Seyassah Gazetesi 6/8/2025 Çarşamba günü, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin yeni idari başkentteki askeri akademiyi ziyareti sırasında medya aracılığıyla Arap halkları arasında bölünme yaratma girişimlerine karşı uyarıda bulunarak, anlaşmazlıkları aşıp Arap birliğini güçlendirme çağrısında bulunduğunu ve Mısır'ın güvenliğinin Arap güvenliğiyle bağlantılı olduğunu vurguladığını ve bölgenin istikrarını bozacak herhangi bir dış müdahaleyi reddettiğini söyledi.Bölgedeki olağanüstü koşulların 2011'den beri başlayıp sadece 7 Ekim 2023'ten sonra başlamadığına işaret ederek Mısır'ın denge ve müdahalesizlik esasına dayalı politikalarının doğruluğunu teyit ettiğini ifade etti.Gazze savaşının Süveyş Kanalı üzerindeki etkisini de kabul etti ancak ekonomik reform sürecinin devam edeceğini vurgulayarak Gazze'de yaşananları “eşi benzeri görülmemiş bir yıkım” olarak nitelendirdi ve Mısır'ın rolüne karşı yürütülen çarpıtma ve yanıltma kampanyalara rağmen, Mısır'ın savaşı durdurma ve insani yardım ulaştırma çabalarını sürdürdüğüne dikkat çekti.

Yorum:

Sisi, kendisini sözde Arap birliğinin koruyucusu gibi göstermeye çalışıyor, “medya organları aracılığıyla Arap halkları arasında bölünme yaratmak” olarak adlandırdığı şey hususunda uyarıda bulunduğu gibi Arap ülkeleri arasındaki “anlaşmazlıkların aşılması” çağrısında bulunuyor.Ancak konuşmanın özünü, konuşmacının konumunu ve siyasi rolünü dikkate alanlar, ortaya atılan şeylerin ümmetin çıkarlarına aykırı ve İslam'ın hükümleri ve maksatlarıyla temelden çelişen kötü niyetli politikalar için sözlü bir kılıf olduğunu idrak eder.

Çağdaş siyasi bağlamda “anlaşmazlıkları aşma” çağrısında bulunmak, özellikle Mısır rejimi de dahil olmak üzere Arap rejimlerinin Gazze halkını yüzüstü bırakmaya, onları kuşatmaya, Yahudi varlığıyla iş birliği yapmaya, hatta güvenlik koordinasyonu ve normalleşme yoluyla onun varlığını pekiştirmeye ortak oldukları acı gerçekliğin gölgesinde ümmetin düşmanlarıyla olan çatışmanın gerçeğini gizleme ve yöneticilerin ihanetini örtbas etme çağrısıdır.

Arapçılık, milliyetçilik ve vatancılık, halkları birleştirebilecek veya aralarında bir bağ oluşturabilecek şeyler değildir; aksine halkları birleştirecek olan tek bağ, İslam akidesidir. Peki Refah sınır kapısı aç çocukların yüzüne kapatılırken, kuşatma altındaki insanlara yardım ulaştırılması engellenirken, geçişler işgalciyle koordine edilirken ve gasp edilmiş toprakları kurtarmak için orduların harekete geçmesini isteyen herkes suçlu sayılırken hangi Arap birliği Allah aşkına?!Arap rejimleri, aleni ve dolaylı olarak Gazze halkına karşı yürüttüğü vahşi savaşta gasıp varlığın yanında dururken, pekiştirilmek istenen hangi birlik acaba?!Politikalarını Washington'dan alan ve ordularını Allah yolunda değil de, ona hizmet etmek için harekete geçiren sistemlerden nasıl vahdet beklenebilir ki?!

Arap ülkelerindeki gerçek anlaşmazlık halklar arasında değil, aksine halklar ile bu rejimler arasında olduğu gibi ümmetin sorunlarını omuzlarında taşıyan, Filistin'in kurtuluşu için çalışan ve İslam'ın egemenliğini isteyenler ile kendilerinin sömürgecinin ajanları, Sykes-Picot anlaşmasıyla çizilen sınırların bekçileri ve Amerikan, İngiliz ve Siyonist çıkarların hizmetkarları olmasına razı olan yöneticiler arasındadır.

Sonra Sisi, sanki kendi rejimi darbeleri desteklememiş, karşıt devrimlerin yanında durmamış, Libya ve Sudan'da istihbaratlara müdahalede bulunmamış, ümmeti parçalayan ve onu siyasi, ekonomik ve askeri bağımlılık altında tutma projelerine hizmet eden gündemlere dahil olmamış gibi “diğer ülkelerin işlerine karışmamaktan” bahsediyor. Zahiri egemenliğe saygı duyan, batını ise baskıcı rejimleri pekiştirmeyi ve sömürgecinin haritalarını korumayı amaçlayan bu çağrı, İslam'ın bölünmesini kabul etmediği, aksine tek bir bayrak, tek bir Halife ve tek bir varlık altında birliğini vacip kıldığı İslam ümmetinin bölünmesini pekiştiren bir çağrıdır.

Gazze'deki savaş hakkında yaptığı konuşmaya gelince; “mevcut yıkımı eşi benzeri görülmemiş” olarak ifade edip katliamların korkunçluğunu kabul etmesine rağmen, sözlü kınamadan öteye geçmemiş, aksine Mısır'ın savaşı durdurma ve yardım ulaştırma rolünü vurgulamaya devam etmiştir ki bu söylem, artık ifşa olmuş ve bıkkınlık uyandıran bir söylem haline gelmiştir; çünkü buna, geçitlerin fiilen kapatılması, boğucu güvenlik şartları, işgalle sürekli koordinasyon, hatta Gazze'ye destek için askeri harekat talep eden herkesi şeytanlaştıran medya manipülasyonu eşlik etmektedir.

Mısır'ın merkezi rolünü hedef alan çarpıtma ve yanıltma" kampanyalarından bahsetmesi şaşırtıcı değildir;zira tiranlar, ülkeleri yoksulluk, aşağılanma ve sömürgecilere kölelik içinde yanıp tutuşurken bile her zaman eleştiriden bıkkınlık duyarlar, bunu çarpıtma olarak değerlendirirler ve istikrardan bahsederler.Aslında gerçek çarpıtma, rejimin medya ve siyasi organlarının halkları yanıltması, cihat ve mücahitlerin imajını çarpıtması, düşmanla barışa teşvik etmesi ve Filistin'in kurtuluşu için yapılan tüm çağrıları bastırmasıdır.

2011 yılından bu yana bölgenin yaşadıklarının “Mısır'ın dengeye dayalı politikalarının doğruluğunu kanıtladığına” işaret etmesine gelince;bu, gerçekliği tersine okumaktır. Zira o yıldan bu yana yaşananlar, ümmetin baskıcı rejimlerin pençesinden kurtulmaya çalıştığı devrimlerdir; ancak örülen komplolar, rejimlere sağlanan dış destek ve iç ihanetler bu hareketleri öldürmüştür.Mısır rejimi, karşıt devrime liderlik edenlerin başında gelmekte olup denge için bir örnek değil, aksine uluslararası güçlerin önünde tam bir boyun eğme örneğidir.

“Anlaşmazlıkları” aşmanın gerçek yolu, hainlerle uzlaşmak ya da gerçekleri örtbas etmek değildir, aksine ümmetin birliği, Filistin'in kurtuluşu ve Allah'ın şeriatının uygulanması önündeki tek engel olan bu rejimleri ortadan kaldırmaktır.Bu ise ancak Müslümanların dağınıklığını bir araya getirecek, onların saflarını birleştirecek, mübarek toprakları ve tüm Müslüman ülkeleri kurtarmak için hazırlık yapacak, sömürgecilerin ve ajanların ellerini koparacak ve Kudüs, Şam ve Bağdat surları ile Sykes-Picot rejimleri tarafından rehin alınan tüm başkentlerde "لا إله إلا الله " sancağını dalgalandıracak Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu İslam Devleti'nin kurulmasıyla olacaktır.

Ey Kinane askerleri ve ey en hayırlı askerler: Ümmeti gerçekten birleştirecek olan şey, bu rejimleri kökünden söküp atmak, Batı'nın elçiliklerini kapatmak, ülkemize zarar veren ellerini koparmak ve onun iğrenç bağımlılığından tamamen kurtulmak ve tüm bunları da kurtların kemirdiği bu tahtların enkazı üzerine Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmakla taçlandırmaktır;ey ümmetin askerleri ve onun büyük adamları olan Kinane'nin askerleri, bu emanete layık olan sizlersiniz ve sizleri, İslam'a, şeriatına ve ümmetine zafer kazandıracağınız büyük bir destan beklemektedir.Peki Allah için bu söyleyip O'nun yolunda öfkesini ilan ederek ihanet rejimlerini ortadan kaldıracak, ümmeti birleştirecek ve gasp edilen otoriteyi geri kazandıracak aklı başında bir adam yok mu?

Bizler, Allah'ın size farz kıldığı, kıyamet günü Allah'ın huzurunda hesap vereceğiniz ve Mısır halkı, mübarek topraklar, aksine kendisine yardım etmekten vazgeçer, onun yanında yer almaz ve devletini kurmak ve otoritesini geri kazanmak için çalışanlara yardım etmezseniz tüm ümmetin vebalinin boynunuzda asılı olarak kalacağı şerî vacibi sizin önünüze koyuyoruz. Öyleyse acele edin, zira fırsat elinizde ve hayır size çağrıda bulunuyor; haydi o zaman ellerinizi, İslam'ı uygulamak ve onun otoritesini yeniden tesis etmek için çalışan muhlislerin elleri üzerine koyun.Böylece umulur ki Allah, geçmişte yaptıklarınızı bağışlar, sizin ellerinize hayır yazar ve böylece de ümmetin beklediği, Allah Subhanehu'nun vaat ettiği ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in müjdelediği Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti sizin sayenizde kurulur.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ

Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Said Fazıl - Mısır

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.