Logo
Bu sayfayı yazdır
ABD-Türkiye İlişkilerinde Yeni Dönem ve “Sözde Stratejik Ortak”

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

ABD-Türkiye İlişkilerinde Yeni Dönem ve “Sözde Stratejik Ortak”

Haber:

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu, Başkan Joe Biden’ın Dışişleri Bakanlığı’na aday gösterdiği Antony Blinken’ı onayladı. Blinken, Türkiye’nin de çok yakından tanıdığı bir isim. Barack Obama döneminde özellikle Suriye, IŞİD ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan müzakerelerde önemli roller almış, 15 Temmuz darbe girişimden sonra ise Türkiye’yi ziyaret etmişti. Blinken, geçen hafta ise Türkiye’yi “sözde stratejik ortak” olarak tanımlaması üzerine gündeme gelmişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararlara göre, Feridun Hadi Sinirlioğlu Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atanarak ve kendisine büyükelçi unvanı verilerek, Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Daimî Temsilciliği Özel Temsilcisi olarak görevlendirildi.

Yorum:

ABD’de Biden’ın Başkan seçilmesi sonrası şekillenen yeni yönetim, ABD-Türkiye ilişkilerini yeni dönemde direk etkileyecek gözüküyor. Zira yukarıdaki iki ayrı haber bunu destekler niteliktedir. ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 19 Ocak tarihinde adaylık oturumunda yaptığı konuşmada senatörlerin sorularını cevaplandırdı ve Türkiye için açıkça şunları söyledi: “Stratejik, yani sözde stratejik bir ortağımızın en büyük stratejik rakiplerimizden biri olan Rusya ile aynı çizgide olması kabul edilemez.” Blinken’in bu açıklamasının Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savuma sistemleri ile ilgili olduğu muhakkak ancak bu mesaj S-400 meselesinden daha öte bir anlam ifade ediyor. Çünkü Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini alması ABD’nin bilgisi ve izni dahlinde oldu. Bunu Trump’ın Türkiye’ye yaptığı bir iltimas olarak değerlendirmek doğru olmaz, bu ABD’nin iltimasıdır. ABD Suriye çözüm sürecinde Rusya ve Türkiye’yi etkin bir şekilde kullandı. Buna karşılık Rusya ve Türkiye’ye S-400 satışı konusunda da ses çıkarmadı. Şimdi Suriye’de işler ABD’nin lehinde geliştiği için bundan sonra artık Rusya ve Türkiye’ye öncesi kadar ihtiyacı olmayacak. İhtiyacının olduğu durumlarda ise Türkiye’ye karşı S-400 kartını öne sürecek. PYD-YPG konusunda Türkiye’nin daha politik dil kullanması ve siyasi tavır geliştirmesi için baskı yapacak. Çünkü Blinken, 'PKK'nın YPG içinde eritildiği, yani bir bakıma, ambalajının değiştirilerek uluslararası meşruiyet zeminin kuvvetlendirildiği yeni Amerikan stratejisini' savunuyor.

Türkiye’nin PKK ile silahlı mücadele yürüttüğü 2-3 yıllık güvenlik politikasını düşündüğümüzde bundan sonraki yeni dönemde Türkiye’nin PKK’ya karşı yürüttüğü strateji ile PYD-YPG için takip edeceği politika farklı olacak. Çünkü Türkiye’nin de bu yönde ilerleyeceğini işaret eden adımları var. İşte Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına getirilen Feridun Sinirlioğlu ataması bu işaretlerden biridir.

Feridun Sinirlioğlu kimdir? Birçok ülkede Büyükelçilik görevlerinde bulunmuş, uzun yıllar bürokratlık yapmış, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı gibi kurumlarda danışmanlık yapmış, en önemlisi Ak Parti’nin iktidara geldiği ilk yıl olan 2002 ile 2007 yılları arasında Türkiye’nin Tel Aviv Büyükçelçisi olmuş ve daha da önemlisi Obama döneminde Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve kısa bir dönem Dışişleri Bakanı olmuş biridir Feridun Sinirlioğlu… Yani Türkiye’nin hariciye dairesinin yetiştirdiği Amerikancı ender bürokratlarından biridir. Biden’in gelmesi ile liderler-kişiler üzerinde yürüyecek ABD-Türkiye ilişkilerinden ziyade kurumlar üzerinden yürüyecek ilişkiler sebebiyle Feridun Sinirlioğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan için önem arz ediyor. Başkanlık sisteminde tüm yetki Cumhurbaşkanı’nda olduğu için Erdoğan ABD ile yeni dönemde kuracağı ilişkilerde Sinirlioğlu’na danışacak.

Peki Sinirlioğlu ABD-Türkiye ilişkilerinde Türkiye’nin dış siyasetine ne gibi değişiklikler getirebilir? Türkiye dış politikada bağımsız olmadığı için eski ile yeni durum arasında üslup farklılığı haricinde bir değişiklik olmayacak. Ancak yeni dönem dış politika, Türkiye’nin iç politikadaki adımlarını AKP ve özellikle de Cumhur İttifakı aleyhine etkileyecek gözüküyor. Çünkü Türkiye İsrail ilişkilerinde ve Türkiye’nin PYD-YPG’ye bakışında ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Erdoğan’ın yeni dış politika danışmanı Sinrilioğlu arasında çok benzerlikler var.

Mesela Türkiye-“İsrail” ilişkileri bunlardan biri… PYD-YPG’ye bakış yine bunlardan biri… Sinirlioğlu, Dışişleri Bakanı olduğu 2015 yılında PYD ile ilgili bir açıklama yaptı. PYD’nin HDP gibi siyasi bir parti olduğunu söyledi. O dönem Hürriyet gazetesinden Verda Özer'e konuşan Feridun Sinirlioğlu, Suriye, sınır ötesi operasyon, IŞİD ve PKK ile mücadele hakkında açıklamalarda bulundu. Sinirlioğlu, "YPG ve PYD'yi ayırmak lazım. YPG eşittir PKK. PKK da bizim ve ABD'nin terör listesinde. PYD ise bir parti. Bizdeki HDP gibi. YPG onun silahlı kolu. PYD'nin elinde ise silah yok" dedi. Bu açıklamayı bugün açısından değerlendirdiğimizde çok cesur bir açıklama olarak görebilirsiniz ama 2015 için değerlendirdiğimizde Erdoğan ve Ak Parti’nin desteklediği ve benimsediği bir açıklamaydı. Ak Parti ve Erdoğan’ın HDP’yi terör örgütü olarak değerlendirdiği 2023 seçim politikasını bu koşullarda daha nereye kadar sürdürebilir açıkçası çok belli değil.

Kısaca Türkiye’nin dış siyasette ABD’ye bağımlı olarak sürdürdüğü politika bugüne kadar Müslümanların menfaatine hiçbir katkı sunmadı bundan sonra da sunmayacak. Suriye’de bunu gördük, Filistin, Libya ve Mısır’da bunu gördük. ABD’ye bağımlı sürdürdüğü bu dış politika Ak Parti ve Erdoğan’ın iç politikada da git gel yapmasına, söylem ve politik değişikliğine neden oluyor. İpini efendisinin eline vermiş bir kölelik düzeninde siyaset ancak bu kadar yapılabilir. Bugün sana izin verirler tükürürsün, yarın olur senden isterler o tükürüğü yalarsın.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Mahmut KAR

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.